Bir kız çocuğu
Öyle masum
Öyle ürkek ki
Sakince bakıyor ufuklara
Ve görüyor
Uzaklardaki dağların yamaçlarını
O görkemli görüntüsüyle
Sapasağlam duran dağa
Imreniyor
Kendisini ürkekliği karşısında
Güven yoktu kimseye
Kendisi güçlü değildi gördüğü dağ kadar…
Korkuları vardı yaşama dair.
Insanlar kızgın
Insanlar edilgin
Insanlar çıkarcı
Insanlar vahşi
Bir kız çocuğu
Bunca olumsuz değerlere karşı
Ne yapsındı.
Ağzı yumuk,
burnu inik,
çakmak çakmaktı gözleri.
Mini minnacıktı elleri
Ama düşünüyordu kocamanca.
Ama sorguluyordu devasa
Bir kız çocuğu yalnız mı? Yalnız
Gülümsüyor hafiften
belli oluyor yüz hatlarından
kısa siyah saçları
sallandıkça kapatıyor o güzel yanakları
bir kız çocuğu
geleceğe hazırlıyor kendini
kim bilir ne düşler kuruyor
gözleri yumru, yumru
ama bir yırtıcı kuş gibi bakıyor çevresine…
siyah gözlerle
özgürlüğe bakıyor adeta
ah
Marmara’nın kız çocuğu ah….
Bir kız çocuğu bakıyor toprak evlere
Yamaçlarda ak karlar üzerinde
Saklanmış sanki evler
Belli belirsiz görülüyor
karla kaplı damlar.
Gök yüzü açık
Yıkılmış evler
Bomboş ıssız her yer.
unutulmuş
sevdalar,
ve
umutlar.
Çocukların oynadı köyde
güney doğuda
Penceresiz kerpiç duvarlarla örülmüş evler.
Eğer ev denirse bunlara..
Kuş bile terk etmiş yuvasını,
Gözler uzağa bakıyor
Farklı renkten giyinmiş çocuklar
Koşuyorlar Karlar üzerinde
Oynuyorlar umarsızca.
Uzaklarda uzakların içinde
Burnumuzun dibinde
Ne boynunda incisi
ne de bez bebek var oynayacaklarında
Mezopotamya Ovaları’na doğru gitikçe
Gördükçe orada
Akan Fırat ve Dicle nehirlerini
Bu nehirler gibi akıyor çocukların bakışları.
Ama her şeye karşın
Yüksek dağ sıralarıyla,
Plato
ve
Ova
ve gölleriyle ;
dere
Ve nehir yataklarıyla ;
Ve mor, kahverengi,
Ve gri,
Ve sarı
ve kırmızı renk tonlarıyla bütünleşen
Güneydoğu’nun kız çocuğu
Selam sana.
Yusuf Ter 27.03.2010
Saat 00:01 İsviçre
|